Ağustos sonundan başlayarak Eylül ayı boyunca tezgâhlara düşen bir meyve var; Hünnap. Tadı da adı gibi müzikli, hoş bir meyve. Kendisini ne yazık ki yirmili yaşların sonuna doğru biraz geç tanıdım. Bunda, hiç yaygın olmayışı kadar, diyelim Çarşamba pazarında bile yalnızca bir pazarcının tezgâhında görülmesi de etkin olabilir mi? Olabilir. Ona hınnap diyeni de gördüm, ünnabi diyeni de. Tadı ve şekli küçük elmaya benziyor ama değil. Bazıları ceviz büyüklüğünde olabiliyor, ama gerçek, yoğun hünnap tadını zeytin kadar olan cinsinden taam ederek idrak etmek mümkün. Gökhan Özcan’da çok sever hünnabı. Bir sonbahar günü Kadıköy sokaklarında dolaşırken hünnap görünce anlamıştık bunu. Bir arkadaşım söylemişti: “Hünnap başka bir meyve ağacının aşısını kabul etmeyen tek ağaçtır” diye.