Pazartesiden çarşambaya kitap fuarı vesilesiyle Maraş’taydım. Modern Türk şiirinin ana havuzlarından biri olan şehir, fizik olarak değişse de metafizik kodlarını hâlâ koruyor. Fuardaki imza sırasında buluştuğumuz Ali Karaçalı, Duran Boz ve başkaca genç edebiyatçı dostlarla yaptığımız kısa sohbetlerde bunu hissetmemek mümkün değil. Şehirde garip bir toz bulutu çarptı gözüme, epey de yoğundu. Öyle ki bulunduğum yerden 1. 5 kilometre mesafedeki tepede bulunan haşmetli Abdülhamid Han Camii’ni güçlükle görebiliyordum. Önce sis diye düşündüm, neden sonra bunun Suriye’den gelen ve bir tür çöl fırtınasının uzantısı olan kumlar olduğunu farkettim. Yakın geçmişte Maraş Halep sancağına bağlı bir vilayet idi mâlum; bu bağın havada uçuşan kiremidî kum tanecikleri ile hatırlatıldığını düşündüm. Dün sabah gördüğüm bir haber ise beni olduğum yere mıhladı bir ân:” Şair Bahattin Karakoç vefat etti. ” Çok sayıda şiir gecesinde beraber olduğumuz ânlar, İstanbul’da rastlaşıp ettiğimiz sohbetler ve daha ilginci geçtiğimiz hafta kadim dostum Ekrem Ayyıldız’la Şâirden bahisle derhatır ettiğimiz anıları düşündüm.