Dünya metropollerine bir anlığına bakınca, biteviye işleyen hızlı/modern hayatın ışıklarını görüyoruz. Dünyanın her yerine uçan uçakların hava limanları, kentteki hızlı metrolar, sürekli akan trafik ve şık vitrinlerde satılan ışıltılı şeyler. Ama kentin varoşlarında, arka mahallelerinde başka görüntüler var. Evsizler, mülksüzler, hayatın zor tarafında tutunmaya çalışan titrek yaşamlar… Şiddet de var burada, ağır yoksulluk da, kimsenin çözmeye yanaşmadığı haksızlık düğümleri de. Dünyanın bazı bölgeleri de öyle. Ağır bombardımanlarla tarumar olmuş şehirler, köyler. Artık olmayan evlerdeki artık olmayan anılar. Bir şehrin, bir uygarlığın haritadan ve zihinlerden bombalarla silinmesi! Nerede asırlardır öğretilen sevgi, adalet ve barış ilkeleri? Bu ne bitmeyen yıkım duygusu. Bu ne bitmeyen savaş ve öldürme isteği. İnsanın içinde iyiliğin de kötülüğün de tohumları vardır.