Her gün zihnimize bodoslama dalan veya zihnimizin bodoslama daldığını zannettiği ne çok olay, yaklaşım, bilgi ve imajın içinden geçiyoruz değil mi? Bunların çoğu da olumsuz ve sinir bozucu. Artık ‘nadiren’ görüşüp konuştuğumuz insanların sohbet çerçeve ve içeriğini de genellikle negatif, kızgın/kırgın gündemler, mevzûlar oluşturuyor. Sadece medyanın doğası gereği iyi değil de ‘kötü’ şeylerin dolaşıma girmesi ‘daha iyi/kârlı’ sayıldığı için maruz kalmıyoruz çirkinliklere, kötülüklere. İçimizde kötülüğe yatkın bir yan olduğu için bizzat kendimiz de talep ediyor olabiliriz, dikkatli olmak lâzım durum biraz karışık. Havalar soğumaya başladı ama içi yanan çok insan var. Öyleyse bir ânlığına da olsa serinletici bir şey duyalım değil mi ama dedim ve yeni bir çeşme inşâsını haber vereyim dedim. “Ne? Çeşme mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Öyle ya, İstanbul bir çeşmeler, sebiller, selsebiller şehri değil mi? İdi? Galiba bu sorunun cevabı birer anıtsal sanat eseri olan meydan çeşmeleri de hesaba katılarak sessizce verilebilir. Bu eşsiz çeşmeler şehrinin ne durumda bulunduğunu herkes şehrin ana merkezlerindeki kendi sokağına, caddesine, meydanına bakarak kahırla müşahede edebilir. Neyse, çeşmeleri akmayan şehirde bu babda iyi bir şey oldu, arz edeyim dedim.