Hiçbir uçak havada kalmaz. Uçaklar hâlâ en güvenli ve en hızlı yolculuk aracı olarak kabul edilse de uçağa binme korkusu modern bir korku olarak varlığını sürdürüyor. Geçtiğimiz hafta düşen Rus ve İran yolcu uçaklarını da hesaba katarak söylemek gerekirse, genellikle düşen uçaktan mürettebat dâhil sağ kurtulan pek olmuyor. Belki korkuyu tetikleyen önemli kökenlerden biri bu. Bilindiği gibi havada her an en az 13 ila 15 bin arasında uçak bulunuyor. Esasen bu kadar uçağın çarpışmaması bir mucize! İşte nasıl oluyorsa bu hava trafiğini düzenleyebilen insan aklı, ne yazık ki dünyadaki insaf ve vicdan trafiğini düzenlemeyi bıraktık, bir kanlı cehenneme çevirmekten bir türlü vazgeçmiyor. Havaalanları artık insanlığın mahalle kahvesi gibi ve insanların yolu artık sıklıkla buralara düşüyor. Bu, kendine ait mimarisi, düzeni ve işlevi olan yeni habitata gün geçmiyor ki yenileri eklenmesin. Askerî üsler de var tabii. Amerika’nın orada burada sürekli açıp uçaklarını konumlandırdığı (bakınız en son güneyimizde açılar üsler) ve efendime söyleyim dünya barışına şey yaptığı sır değil.