Hayvana eziyet etmeden, belirlenen tanım ve ölçüler içerisinde bu vecibe yarine getirilir. Tabiidir ki merhamet de estetik de bu ölçülerin içindedir.
İhsan Fazlıoğlu Hocamız dün bir tivitinde tartışmalara başka bir perspektiften şöyle bakıyordu: “ İnsanlar ‘hayvân’ gibi öldürülürken sükût edenlerin, hayvanlara ‘insan’ gibi davranmaları, esfel-i sâfilîn makamının en büyük kanıtıdır…”
Ama şimdilerde ‘tartışmanın taraflarından biri Kurban ibadetinin yerine muhtelif ikâme tekliflerinden tutunuz, Kurbanı inkara kadar giden bir tutum içerisinde.
Bu tutum sahiplerinin ‘kanaatlerinin” merkezinde “bence” adında tuhaf bir optik var. “Bence bence bence…” Sen kimsin yahu? Bu “bence” başlıklı bakış hemen her alanda var ve evrenin genel müdürü havalarında bireysel iktidar pıtırcıkları olarak orada burada boy gösteriyor.
Dünyanın dışı kafamın içindekinden ibarettir havalarındaki bu sefil dangozluk, bazan hayatı kendine de başkalarına da zehreden narsist saptamacıklarla bir ömür doldurur: Ben ben ben, bence bence bence.