Fırat’ın doğusunda bir operasyonun içindeyiz. Daha önce Fırat’ın batısındaki operasyonlarda da olduğu gibi kılı kırk yararak, sivillere sıfır zararla, adeta karıncayı bile incitmeyecek bir hassasiyetle ilerliyoruz. Terörist unsurlar ise bildiğiniz üzere sivilleri kalkan yapmaktan tutun, aklınıza gelecek her türlü rezilliği alenen icra ediyor. Kimse de buna şaşırmıyor. Yalnız cephe gerisinde bir acayip durum daha var: Sahadaki bu tutumların her türlü medya aracılığı ile dünyaya yayılması konusunda işler biraz karışık ve özetle ülkemizin aleyhine işliyor. Vazifeli vazifesiz medya odakları habbeyi kubbe/ kubbeyi habbe yapmakla kalmıyor; iyilik/kötülüğü de tersyüz ederek hem gerçeği, hem de sinirleri alt üst ediyor. Manüpilasyon da olsa (bu bilinse de) geçici görsel ve sözel algı parçacıkları cephe gerisindekileri etkiliyor. Hakikatın asla berrak olarak algılanmasına müsaade edilmiyor. O zaman, kimi anlarda bir kameranın bir F 35’le benzer işleve sahip olduğunu görüyor, zaman ayarlaması iyi yapılmış bir cümlenin, bir kolordunun harekâtı gibi etki alanı olduğunu fehmediyoruz. Ve ama birden Dünya kamuoyuna ulaşacak kadar çok sosyal medya hesabının olmadığını fark ediveriyoruz.