Lise yıllarım, Maraş. Musıkî Cemiyeti’ne gidiyorum. Şehrin güzide insanlarından kuyumcu Neyzen Metin İspir, Eczacı udî Aslan İspir, Hâkim bir kanunî, yine kemanî bir hâkim, mimar bir başka kanunî, orman mühendisi bir udî, avukat bir tamburî, işi müzik olan bir klarnetçi, ciltçi ve dairesiyle usul tutan Hâlim Bey ve biz hânendeler…Kimimiz öğrenci, kimimiz öğretmen, kimimiz Mimar, kimimiz de emekli. Şimdi onların çoğu da göçtü bu dünyadan. Şefimiz Avukat Mehmet Onur. Ancak aramızda öyle biri var ki her eseri rahatlıkla icra ediyor, Şefimiz bir yerde tereddüt ederse ona soruyor, kimsenin çıkaramadığı, hatta anlamadığı makam geçişlerini bu beyefendi su içer gibi icrâ ve izah ediyor. Bu beyefendi Eczacı Memduh Cumhur idi. 80’li yılların başında Maraş’a eczacılık yapmak üzere ne vesileyle gelmişti bilmiyorum. Ancak şefimiz ANAP kurulup siyasete atılınca (milletvekili oldu) yeni şefimiz Memduh Cumhur Bey olmuştu. Artık Musıkî Derneğindeki buluşma ve çalışma günlerimiz daha renkli geçmeye başlamıştı.