Değişik suları, yolları, anıtları, ustaları var politikanın. Elbette hırsları, başarısızlıkları, gözyaşları da. Sanıldığı kadar kolay bir şey değil. Duyanı, okuyanı tatmin edecek, aklını çelecek söylemleri, plan-programları bir yana bırakalım; Alışık olmayan bünyeler için her gün yüzlerce, binlerce insanla el sıkışmaktan kucaklaşmaktan da geçelim; elli kişiyle selamlaşmak bile sersem tavuğa çevirebilir insanı. Politikacının başarılı olmasının şartlarından biri de muhaliflerinin başarısız olmalarıdır. Evet, muhaliflerin başarısızlığını da sağlamak zorundadır politikacı. Demek ki başarılı politikacı toplumun bütün kesimlerine, yani karşıtları da dâhil olmak üzere şu ya da bu yönde bir etki bırakmak durumunda. Toplum dediğimiz şinanay varlık ise bugün artık bir çoğunun çivisi çıkmış yüzlerce girdi ve çıktıdan oluşan ve sürekli şekilden şekile giren devasa bir hamur gibi. Yoğurmak için bilek, pişirmek için fırınlar ve kürekler gerekmekte. Kültür politikasından daha çok politika kültürü var mıdır yok mudur? Siyasetin işleri biraz da bu ilke ya da ilkesizliğe bağlı olarak yürür.