Anadolu Ajansı’nın Roma’dan geçtiği fotoğrafı görünce şöyle bir durdum: Cumhurbaşkanımız ile Papa’nın el sıkıştığı karede üçüncü bir sima daha vardı: Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Lütfullah Göktaş. Türkiye ve Vatikan liderleri buluşmasında daha iyi bir tercüman bulunabilir miydi bilmiyorum. Çünkü Mahmud Derviş şiirlerini tercüme ettiği üniversite yıllarından sonra Göktaş uzun süre Roma’da kaldı ve teoloji üzerine uzun süreli akademik çalışma yaptı. Bu arada medya ile de bağlarını hiç koparmadı ve bize Roma’dan heyecanlı haberler geçti. Yani eski bir Romalı olan Danışman/Mütercimimiz belki de meslek hayatının en isabetli, onikiden ânını bu buluşmada yaşadı. Hatta iddia ediyorum ki gerektiğinde Papa ile İtalyanca teolojik bir tartışmaya bile girebilirdi:) Vatikan’dan yurda dönelim. Bir ‘Yaran-ı Harput’lu ve hâzâ gakkoş olan dostum ortaya birden şöyle bir söz attı: “Atıma gülenin eşşeği olsa!” Kendisinin atını göremesem de sözdeki hikmeti bulup cebime koydum. Her depremden sonra dolaşıma giren dünya ve öküzün boynuzları metaforu Ferit Kam’ı canından bezdirmiş olacak ki bir gün şu dörtlüğü yazmak durumunda kalmış: “Ne taaccüp ediyorsun buna dünya derler, Duyulan herzelere onda nihayet yoktur. Yerin altında öküz var mı dedi bir meczup, Onu bilmem dedim fakat üstünde pek çoktur!. .