Çok yağmur yağan bir şehirde elli iki yaşında bir adam yaşıyordu. Bu şehirde şemsiyesiz yaşamak nerdeyse imkansızdı. Ama şehirde şemsiyesi olmayan tek insan bu adamdı. * Elli iki bahar görmüş olan bu adam, hayatın hiç de şikayet edilecek kadar kötü olmadığına inanırdı. Şehrin en çok ıslanan adamı oydu. * Yağmuru seviyordu. Güneş bu şehirde çok az görünürdü. * Ve ne zaman güneş açsa, elli iki yaşındaki adam evinden çıkar ve rastladığı insanlara bütün bildiklerini anlatırdı. Bütün bildikleri iki şeyden ibaretti. Rastladığı birisine bildiği bu iki şeyi hemen anlatmayabaşlıyor ve şöyle diyordu: “Gazete okurken öksürüyorum ve bir de ormanın derinliklerinden gelen bir geyik sesi duyuyorum.