Bundan önceki yazımızda Allah (c.c.) yoluna kendini vermiş, ilahi zikrin lezzetine ermiş iki büyük zevatın varlığından bahsetmiş, bunlardan birincisi ‘evliyaları’ bir nebze tanıtmıştık. Bu yazımızda da ikincisini ‘ârifleri’ konu edineceğiz, inşaallah.
Ârif, Allah’a (c.c.) ünsiyet kazanmış kuldur. İlahi marifet sahibi mü’mine ârif denir.
Ârif öyle bir kimsedir ki:
- Hiçbir şey onu Allah’tan (c.c.) alıkoyamaz.
- O, gafil bulunamaz.
- Mâsivayı (Allah’tan gayrısını) bırakır Allah (c.c.) ile meşgul olur.
- Hakk’ın tedbiri sığınır.
- Hiçbir şeye üzülmez.
- Allah’ı tazimde dikkatli, O’na hürmette titizdir.
- Sevinç ve acılarını kimseye söylemez.
Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri Marifetname’de bu sıralamayı yaptıktan sonra Ârif olan zevatlarla ilgili şu tanıtımı da ilave eder. Der ki:
Allah’ın kullarına ihsanı iki şeydir:
Marifetullah
Muhabbetullah
Muhabbetullah, Allah (c.c.) sevgisidir. Bu öyle bir sevgidir ki, Allah’tan (c.c.) gayrı bütün sevgileri yakan bir ateştir. Ruhun sevinç kaynağıdır.
Marifetullah ise, muhabbetullahtan daha hassas bir makamdır. Bu,
Allah’ı bilmek ve tanımaktır.