Muhterem Müslümanlar! İçinde Kadir Gecesi’nin bulunmadığı bin
aydan daha kıymetli Ramazan ayı içinde bulunuyoruz. Bu ayın da,
üçüncü on gününün son günlerindeyiz. Ramazan ayının ilk on günü
Rahmettir. İkinci on günü Mağfirettir. Üçüncü on günü de
Cehennemden âzad olmaktır. Rahmet ayı Ramazan’da
Rahmete’n-lilalemîn olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v.)
Efendimiz‘in hayat tarzına tarzımızı uydurabilirsek Rahmet
olunanlar sınıfına girmiş oluruz.
Muhterem Müslümanlar!
Allah-u Teâlâ bize verdiği imkânları senenin on bir ayında helâl
yoldan kullanmaya müsaade ettiği halde Ramazan ayı girer girmez
gündüzleri yeme ve içmeyi haram kılıyor. Bizden Rabbü’l-âlemin
Ramazan ayı girince gündüzleri yemememizi ve içmememizi istiyor.
Olduğu gibi yeme ve içmemizi kaldırmıyor. Yeme ve içmenin
vaktini/zamanını değiştiriyor. Gündüzleri yemeyin geceleri yiyin,
için buyuruyor.
Allah (c.c.), niçin acaba böyle buyuruyor? Bunun cevabını Rabbimiz
Teâlâ oruç ayetleri olan Bakara Suresi’nin 183, 184 ve 185’inci
ayetlerinin 185’incisinde açıklıyor. Buyuruyor ki:
“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren,
hidayeti ve hakkı batıldan ayırmayı açıklayan Kur’ân, bu ayda
indirildi.” “Ünzilefihi’l-Kur’an...» Kur’ân indirildi.