Mısırın Sina yarımadasında aslında tüm ümmete yönelik bir saldırı düzenlendi. Hem de Cuma namazında camide ibadet eden Müslümanlara. 305 şehit, 200 den fazla yaralı. Bu ilerde başka başka bölgelerde olası saldırıların da habercisi. Çünkü bu hakla batılın savaşıdır. Batıl hakka karşı vekâlet savaşı yürütüyor. Batılın hakka karşı ne söyleyecek sözü, ne de savaşacak cesareti var. Ancak ordularını bizim evlatlarımızdan devşirip bize karşı savaştırmaktadır. Tehlike çok büyük, çok sinsi,
“Ağacın kurdu içinden olursa iflah olmaz” diye çok isabetli bir söz vardı. Tabi bu, sinek, sivrisinek küçüklüğündeki kurtçuklar için söylenmiş bir söz. Ya ağacın bünyesindeki; bir akrep, yılan hatta bir canavar olursa, tehlikesini varın siz düşünün.
Ümmet on beş asırlık devasa bir çınar misali. Önceleri dışardan müdahalelerle bu çınarı tırtıklayıp zayıflatmaya ve devirmeye çalıştılar. Kısmi zararlar verdilerse de yıkamadılar. Sonunda ağacın kendi bünyesinden kurtlar üreterek, bu ulu çınarı devirmeyi denediler. Kadim hadis birçok fikir akımları ve “firak-ı dalle” bu kabildendir. Mutezile, kaderiye, cebriye, hariciye, Cehmiye, Babilik, Bahailik, Kadiyanilik vs.
Kimi ulu çınarın dalından, kimi yaprağından, kimi kökünden, kimi de toprağın atındaki damarlarından kemirerek yıkmaya çalıştılar, yıkamadılar. Bu kadim fırkalardan en fazla bu ulu çınarı uğraştıran 20-25 değişik kısmıyla Şia fırkasıdır. Buna 2-3 asır önce bir de harici vahhabi fırkayı eklediler. İkisi beraber, İngiliz, Fransız, Yahudi vd. haçlılarla işbirliği yaparak, bu ulu çınarın son temsilcisi Osmanlı imparatorluğunu yıkıp, mülkünü talan ettiler.
O gün bu gündür, ümmet zelil, perişan İslam diyarı maddi manevi talanlar yaşıyor. Ancak son 20-30 yıldır, ümmette aslına dönüşe dair kımıldamalar yaşanmaya başladı. Derken asrın kıyamı olan İslam baharı gelişti. Bu durum İslam düşmanlarını şoke etti. Geliştirmeye çalıştıkları “ılımlı İslam” projesi geç kalmış, ümmetin cihat ve şehadet damarını tıkayamamıştı. İslam ümmeti, emperyalist kâfirlerin planlarını yıkıp özgürlüğüne kavuşa bilirdi. İşgal ve sömürü sona erebilirdi. Bu da emperyalizmin bitişi olurdu.
Şimdi yeni bir canavar ürettiler ulu çınarın bünyesinden. IŞİD. Bu canavar adeta birçok yırtıcı, zehirleyici bileşiminden türetilen çok tabiatlı bir varlık. Bunda yılanlık, akreplik, çakallık, tilkilik, akbabalık gibi birçok sinsi ve vahşi özellik birleşmiş. Nasıl oluyor bilinmez ama oluyor işte…