İslam diyarının hemen hepsi savaş alanına çevrilmiş durumda. Ülkeler yer yer ölüm tarlalarına çevrilmiş durumdadır. Uluslararası hukuk, karar, yönetmelikler burada geçerli değil. Savaş ahlakı ve hukuku diye bir şey yok. Ölen Müslüman, coğrafya İslam coğrafyası olunca tüm kanun, nizam, karar ve yönetmelikler rafa kalkıyor. İslam diyarında katliam var. İşgal, sömürü ve talan var. Ama dünya tüm bunlara 3 maymun… Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.
Mazlumların derdini dert edinen birkaç ülke ve lider de tek başına bir şey ifade etmiyor. Dünya beşten büyük ama o despot, zalim, vahşi beşler, kurdukları zulüm çarkının bozulmaması için zulümlerine zulüm katmaya devam etmektedirler.
Ancak bu böyle gütmez. Çağdaş firavunlar, zulümde kadim firavunların topuğuna dahi ulaşamazlar. Kazansa asıl firavunlar nemrutlar, Şeddatlar, ebu Lelhebler kazanırdı. Asıl zalimler kaybettiyse, fotokopi, çakma zalimler elbette kaybedeceklerdir. Rabbim onların kaybedecekleri, mazlumların intikamının alınacağı günleri çabuklaştırsın inşallah…
Zulmün biri bitmeden ikisi üçü başlıyor. Ve bu zulümleri göre göre o kadar kanıksadık ki, normal duygulara sahip değiliz adeta… Günübirlik ameliyatlara girip kanla, insan bedenlerinin parçalanmasıyla haşır neşir olan operatör doktorlar misali, hislerimiz köreldi. Paramparça bedenleri televizyon ekranlarında o kadar çok görüyoruz ki, eski doğal halimiz gibi acı hissetmiyoruz. Hele son yılların en büyük yürek yarası Arakan, ne anlatılabilir, ne de anlaşılabilir gibi…
Öyle bir ülke düşünün ki,
Bu şekilde devam eden daha birçok insanlık dışı uygulama içinde hayatını devam ettirmek zorunda kalan Arakan'lı Müslümanlar bunca dert yetmezmiş gibi, baskı ve asimilasyonla yetinmeyen Budistlerin silahlı,bıçaklı,şişli,baltalı saldırılarına maruz kalıyorlar. Hatta devlet yetkilileri kontrolünde Budist topluluk köyleri içindeki insanlarla beraber yakıyorlar.