Birçok mütedeyyin ailede yetişen mütedeyyin kızlar bile ev hanımı olmayı zül, anne olmayı yük görür hale ge(tiri)ldiler. Şu an nice İslami kurum ve kuruluşlarda eğitim gören kızlar bile, ayaklarının üzerinde duran (!) kadın olmayı hedefliyorlar. Yani eşinin eline bakmayan, kendi kendine yeten ve dolayısıyla eşine veya bir başkasına eyvallahı olmayan kadın…
Peki, Allah (cc) aşkına, bu haleti ruhiye tabii midir? Bu gidişat nereyedir. Batasıca batının, bu vb. fıtrat dışı eğilim ve sapmaları nedeniyle yok oluşa doğru gittiğini ne zaman göreceğiz. Yıllardır, AİLE YIKILIRSA ÜMMET YIKILIR diye feryat ediyoruz. Ancak ne yazık ki bu feryadımızı kendi öz akraba ve çevremize dahi yetirince ulaştıramıyoruz.
Dilerseniz kadının çalışmasının mahzurlarını kısmen paylaşalım. Siz okuyucu kardeşlerimiz de mümkün olduğunca, bu konuyu kendi çevrenizle paylaşın ki, bu feryadımız. Biraz olsun daha geniş kitlelere ulaşsın. Bu arada her kese ama özellikle bayan okuyucularımıza, Sema Maraşlı bacının yazılarını özellikle tavsiye ederim.
Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzab 33/32,33)
"Bir kadınla yabancı bir erkek, iki ikiye muhatap olur, baş başa kalırsa bunların üçüncüsü şeytandır!" “muhakkak ki kadın avrettir. Dışarı çıktığında şeytan onu gözetler (aldatmak için fırsat kollar). Kadının Rabbinin rahmetine en yakın olduğu an evinde olduğu zamandır.” (Tirmizi, ibni Mes’ud tan)