Nebevi metot insanların yüreklerini fethedip, onları ikna etmek ve kendi istekleriyle hakkı kabullenmeleri üzerine kuruludur. Zoraki ve despotlukla olan kabule, “iman” ve “teslimiyet” denmez. Böyle zoraki teslim olmuş görünen kimseye de “Müslüman” değil, “Münafık” denir. Dolayısıyla nebevi metot önce yürekleri fethetmeyi gerektirir. Bu da davet, eğitim ve terbiyeyle olabilecek, çok sabır, azim ve sebat gerektiren bir iştir.
Aksi halde, tepeden inme darbeyle ve zoraki olan yönetim değişiklikleri, yine benzeri başka birileri tarafından devrilmeye mahkûmdur. Diyelim ki bilinen despot ve zorba idareciler gibi uzun yıllar iktidarı korumayı başarsanız da, bu gerçek ve adil bir idare değildir. Böyle bir idarede; rıza, güven, emniyet huzur, fazilet, erdem, bereket yoktur, olamaz. Bu ise İslam’ın ruhuna terstir.
Şehit imam Hasan el-Benna (rh.a) 80 yıl öncesinden çok önemli bir tespit yapmış. Müslüman fert, Müslüman aile, Müslüman toplum formülü… Kaldı ki bu formül, Resulullah (sav) vs. peygamberlerin uyguladığı formül olup, fıtrata da en uygun formüldür. Hiçbir peygamber, tepeden inme bir darbeyle falan toplumlara hükümranlık kurmaya kalkılmamıştır. Zaten İslam’ın ve İslam’ın davetçisi peygamberlerin hedefi de insanlar üzerinde hükümranlık kurmak, onlara reis ve idareci olmak değildir. Aksine onlara rehberlik yaparak, kendi istekleriyle tağutu reddedip, ilahi sisteme teslim olmalarını sağlamaktır.
Toplum ailelerden, aileler fertlerden oluşmaktadır. Şu halde en mükemmel, en sağlam ve en kalıcı yöntem, önce doğru bir eğitim ve terbiyeyle insanların yüreklerini fethetmek. Yürekleri ve her şeyleriyle İslam’a adanmış eğitimli fertler yetiştirmek… Sonra bu fertlerden oluşan eğitimli, adanmış aileler, bu ailelerden de eğitimli ve adanmış bir toplum oluşturmak. Bunu da tabi ki her meşru vasıta ve yöntemle, ama özellikle sağlıklı bir eğitim ve terbiyeyle yapabiliriz.
Ne kadar şümul o kadar eğitim
Bilindiği üzere bir İslami cemaatin olmasa olmaz vasıfları vardır. Bunların en önemlileri, “Rabbanilik” “Evrensellik” ve “Şümullülük”tür. Dolayısıyla bu vb. vasıflar bir cemaatin eğitim ve terbiyesine de yansır. Rabbani olmayan bir oluşumdan, rabbani bir eğitim ve terbiye sadır olamaz. Evrensel olmayan bir yapıdan da evrensel bir ufuk ve böylesi geniş ufka dayalı bir eğitim ve öğretim beklenemez.