Rahmet ve mağfiret ayının gölgesi bir kez daha üzerimize düştü elhamdulillah. Toprağın suya, yaprağın güneşe hasreti gibi hasret kalmamız gereken fırsat iklimi bir daha geldi. Zira ibadet fukarası bizler için kıyam, sıyam ve kıvam ayı olan ramazan, çok önemli bir fırsat. Telafi kuponları vs. ile kıyaslanamayacak bir fırsat. Bu ayda bedenimiz kıyama, midemiz sıyama dururken, ruhumuz da kıvama durmalıdır.
Mevsimlik iş yapanlar için iş mevsimi çok önemlidir. Niceleri bir yıl boyunca işlerin mevsimini beklerler. Avcı av mevsimini, ziraatçı harman zamanını, iple çeker. İşte hayır ve erdem bilen mümin de Ramazanı iple çeker. Bir Rençber için nasıl ki hasat mevsimi önemlidir. Her Müslüman için Ramazan ayı daha da önemlidir.
Ramazanı Ramazan yapan, kulluk ve Salih amellerdir. Yoksa Zaman olarak günleri 24 saat, saatleri de 60 dakikadır. Dolu dolu bir Ramazan fırsatını kaçırmayalım. Daha çok cami ve cemaat… Daha çok Kur'an… Daha çok dua, zikir, yakarış… Daha çok hayır ve hasenat… Daha çok davet ve tebliğ…
Her saniyesi altın değerinde olan ramazanı, boş tartışmalarla geçirmeyelim. Birilerinin bilerek veya bilmeyerek bizi bu tartışmalara çekmelerine izim vermeyelim. Hilal tartışması, teravihin rekât sayısı ve camide cemaatle kılınması, toplu halde Kur'an okuma bid’at mıdır değil midir? vb. boş tartışmalara girmeyelim. Paha biçilmez değerdeki zamanımızı boş tartışmalar yerine, taat ibadetle, cami cemaatle, dua zikirle, Kur'an ve tefekkürle, davet, irşad ve tebliğle değerlendirelim.
Her ramazan üzülerek şahit olduğumuz bir konu da teravihin rekât sayısı tartışmaları... Evet, Resulullah (sav) teravihi farklı rekâtlarda kılmıştır. 8-10-20,32-36… Şimdi, eğri oturalım doğru konuşalım. Sahabe, tabiin vd. kulluğun hakkını verenlere kıyasla, biz ibadet fukarasıyız. Şu halde neden biraz olsun çoğaltma tarafına değil de, hep azaltma tarafına meylediyoruz. Hiç arada bir Teravihi 36 rekât kılalım diyen gördünüz mü? Ama birçok insan hemen 8 rekâta inivermektedir. Bunu da genelde “şuurlu Müslüman” denen kimseler yapmaktadır. Avam insanların böyle bir dertleri yok. Onlar yirmi rekâtı kabullenmiş devam ediyorlarken, onlara örnek olması gerekenler, her yıl kafa karışıklıklarına sebep olmaktadırlar. Usve-i hasene olmaları gerekirken, usve-i seyyie oluyorlar.
Unutmayalım ki, Ömer (ra) nice sahabelerin de huzurunda teravihlerin 20 rekât olarak ve camide cemaatle kılınmasını emretmiştir. Ömer (ra) vs. sahabeler mi bu konuları daha iyi bilirler, yoksa bu çirkef asrının âlim müsveddeleri mi? Ashabı Kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) sözü üzerine söz söylemek bize düşer mi?