Muharrem Bayraktar Gazeteoku

1919’da başlayan tarih

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’deki tarih algısını eleştirmeye yönelik sözleri gündeme damgasını vurdu: “Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini neredeyse 1919 yılından...

02 Mayıs 2016 | 563 okunma

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’deki tarih algısını eleştirmeye yönelik sözleri gündeme damgasını vurdu: “Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini neredeyse 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum. Her kim ki zaferleriyle ve yenilgileriyle son 200 yılımızı, hatta son 600 yılımızı soyutlayıp eski Türk tarihinden Cumhuriyete atlıyorsa biliniz ki o kişi milletimizin de, devletimizin de hasmıdır.” 1919 tarihi, malumunuz Atatürk’ün Samsun’a çıkış tarihi. Gazi’nin Samsun’a çıkışından sonra başlayan kongreler süreci, milli mücadele ruhunun tetiklenmesi, özgür ve işgalden kurtulmuş bir ülke kurma hayali hep 19 Mayıs 1919’la tarihiyle başlıyor. Ama milletin tarihinin 1919’la başladığını iddia edenler, şayet varsa-ki az da olsa var- bunlar zaten en başta Atatürk’e ihanet ederler. Atatürk’ün hayatının hiçbir döneminde Osmanlıyı ve Selçukluyu Türk tarihinin bir parçası olarak görmediğini ifade eden bir sözü yoktur, olamaz da. Atatürk’ün tarihe olan ilgisi çok büyüktür ve özel kütüphanesinde bulunan tarih kitaplarından da bunu anlamak mümkündür. Kütüphanesindeki 4.289 eserden 885 tanesi tarih kitabıdır. Yaklaşık yüz çeşit konu içinde tarih kitaplarının bu sayıda olması, Atatürk’ün tarihe olan ilgisi hakkında açık bir bilgi vermektedir. Atatürk’ün önderliğinde Türk tarihi üzerinde yapılan araştırmaların sonuçları, 1932 yılında 1. Türk Tarih Kongresi’nde Türk bilim çevrelerine ve kamuoyuna, 1937 yılında II. Türk Tarih Kongresi’nde de dünya bilim çevreleri ve dünya kamuoyuna sunulmuştu. Bu çalışmalar Türk milletinin tarihini bırakın 1919’u, son 200 yılı, son 600 yılı, binlerce yıl öncesine, Prototürklere varıncaya kadar incelemeyi esas almış çalışmalardır. Dolayısıyla “Türk milletinin tarihi 1919’la” başlar tezi zaten gerçekliği olamayan bir tezdir. Burada kastedilen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerinin 1919’da atıldığının vurgulanmasından ibaret olsa gerek.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Rum Abdurrahman Atatürk’e karşı! 09 Aralık 2017 | 1.064 Okunma Bir delikten iki defa ısırılmayacaksın! 06 Aralık 2017 | 228 Okunma Zerrab ve ötesi 04 Aralık 2017 | 291 Okunma Kumpas 01 Aralık 2017 | 266 Okunma Esad’la kucaklaşmaya doğru 25 Kasım 2017 | 191 Okunma