Muharrem Bayraktar Gazeteoku

Alevi açılımı ne zaman?

Şu sıralar vizyona giren bir film var. İran yapımı filmin adı “Hz. Muhammet: Allah’ın Elçisi!”. Hz. Peygamberimizin çocukluk dönemini anlatıyor. Henüz gitmediğim için bireysel bir yorum...

01 Kasım 2016 | 145 okunma

Şu sıralar vizyona giren bir film var. İran yapımı filmin adı “Hz. Muhammet: Allah’ın Elçisi!”. Hz. Peygamberimizin çocukluk dönemini anlatıyor. Henüz gitmediğim için bireysel bir yorum yapamayacağım ama filmi izleyenlerin yorumlarına bakılırsa Peygamberimizi anlatan en güzel filmlerden biri olmuş.
Yazıma bir sinema filmi ile başlamamın nedeni ise filmin İran yapımı olmasından kaynaklanan 'korkunç önyargılar.' Aman Allah’ım! Ne dehşet verici eleştiriler yapılıyor. “Şii olan İran’ın yaptığı filme gidilmezmiş. İranlılar Hz. Peygamberin hayatını çarpıtırlarmış. Bu filme kesinlikle gidilmemeliymiş.”
Mış... mış...
Hatta bir Sünni yazar, “filmde Hz. Ali’den bahsedilmiyor” diye vermiş veriştirmiş. Oysa film Peygamberimizin çocukluğunu, 12 yaşına kadar olan dönemi anlatıyor. Yani o yıllarda Hz. Ali doğmamıştı bile.
Sanki Gadir-i Hum’da Hz. Peygamber'in “Ben kimin velisi isen, Ali de onun velisidir” diyerek, Hz. Ali’nin elini kaldırarak on binlerce sahabeye göstermesindeki mesajı 'görmüş' de, sinema filminde Hz. Ali’yi arıyor!
Türkiye’de zaman zaman yüzünü gösteren ve bugün Ortadoğu’da camilerin, mescitlerin bombalanması ile karşımıza çıkan Alevi-Sünni geriliminin bir sinema filmine yansıyan boyutu, üzerinde düşünülmesi gereken bir durum.
Türkiye’de bilhassa son yıllarda daha da belirginleşen bu kamplaşma, Alevi, Caferi, Şii gibi Ehl-i Beyt yolunu takip eden Müslümanlara karşı büyük bir düşmanlığı da körüklüyor. “Suriye ile savaş caizdir” diyen anlayış aslında bilinç altındaki “Alevilerle savaş caizdir” nefretini kusuyor.
Türkiye’deki Alevilerin içine düşürüldüğü ve asırlardan beri bu topraklarda devam eden travmanın boyutunu, Alevi dostumuz Fehmi Uçar’ın, “En Büyük Bayram Gadir-i Hum Bayramı’dır” adlı kitabını Hatay’da yayın yapan bir TV kanalında tanıtırken yaptığı konuşmayı dinlerken çok iyi anlıyoruz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Rum Abdurrahman Atatürk’e karşı! 09 Aralık 2017 | 1.064 Okunma Bir delikten iki defa ısırılmayacaksın! 06 Aralık 2017 | 228 Okunma Zerrab ve ötesi 04 Aralık 2017 | 291 Okunma Kumpas 01 Aralık 2017 | 266 Okunma Esad’la kucaklaşmaya doğru 25 Kasım 2017 | 191 Okunma