Anayasayı değiştirmek için iktidarın yoğun çaba sarf ettiği şu
günlerde aynı zamanda mevcut anayasanın nasıl ihlal edildiğine de
şahit oluyoruz.
Can Dündar’ın yaptığı haber dolayısıyla casusluk suçlamasıyla
yargılandığı ve cezaevine atıldığı yargılama süreci için Anayasa
Mahkemesinin hak ihlali kararı vermesi sonrası kıyametler
kopuyor.
Cumhurbaşkanı “Kararı tanımıyorum, saygı duymuyorum” diyor,
Başbakan “Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir karar verme yetkisi yok”
diye eleştiriyor, Adalet Bakanı “AYM kendisini ilk mahkeme yerine
koyamaz” diye taarruza geçiyor, AKP’li Şamil Tayyar “AYM’ye haddini
bildirdik” diyerek hakaret kervanına katılıyor, yandaş gazeteciler
aldıkları talimat gereği anında Yüksek Mahkemenin kararı aleyhine
en ağır ifadeleri kullanarak haber ve yorumları sıralıyorlar.
Bir ülkenin en yüksek yargı makamının verdiği bir kararı, ülkeyi
yönetme mevkiinde olanlar böylesine hakaretamiz bir tarzda
eleştirirlerse böyle bir ülkede anayasa değişikliği çalışmalarının
samimiyetine inanmamız mümkün mü?
Kaldı ki Yüksek Mahkemenin tahliye etme gibi bir yetkisi de kararı
da yok, yerel mahkemedeki yargılama süreci zaten devem edecek ve
belki de yargılanan gazeteciler suçlu bulunup ceza alacaklar.