Cumhuriyet savcılarının Atatürk’e hakaret edenler hakkında
soruşturma başlatması ve tutuklama kararı vermesi sevindirici bir
olay. Zira uzun zamandan beri Atatürk’e hakaret edenler hakkında
hiçbir hukuki işlem yapılmamasının üzüntüsünü taşıyorduk.
Bir insan, neden, isminin başındaki tarihçi, akademisyen, gazeteci
bilmem ne sıfatının ağırlığı ile konuşmaz da en aşağılık bir
şahsiyet yoksunluğu içinde, Gazi’ye sövmeyi büyük bir maharet
addeder?
Sağlıklı bir insanın, sağlıklı bir ruh yapısına sahip bir kişinin
bu yola başvurması mümkün değil.
Yıllardan beri Atatürk hakkında annesinin namusuna dil uzatmaktan
başlayıp babasına varıncaya kadar en ağır sözleri söyleyenler, onun
inancını tartışmaya açanlar genellikle bir tarihi vesikaya dayanmak
yerine ya kendi şizofren haletiruhiyelerinin ya İngiliz-Yunan gizli
servislerinin sahte belgelerinin, ya da vazgeçilmez monarşi
özlemlerinin suya düşmesinin öfkesiyle bunu yaptıklarını
biliyoruz.
Atatürk’e küfür arşivini açtığımızda neler neler yok ki;
“Atanız neydi ki siz ne olacaksınız…”
“10 Kasımda helaya gidin sifonu çekin.”
“90 yıllık enkaz”
“Olmasaydın da olurdu.”
“Anıtkabir’i de yıkarız.”
“Sahte Napolyon.”
“Evlatlığıyla gönül ilişkisi vardı.”
Annesi Zübeyde Hanım’a yönelik iftiraları zaten biliyorsunuz. Buna
önceki gün cevap verdim.