Türkiye’yi yöneten irade, açık seçik Beyaz Toros’lardan bahsediyor. Başbakan Davutoğlu, “AKP giderse beyaz Toros’lar gelir” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “verin 400’ü kan dursun” şeklindeki görüşünü net bir şekilde dile getiriyor.
Davutoğlu, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu gizlemeye çalışsa da o Beyaz Toros; devletin, milletin her tarafına, iliklerine kadar girmiş durumda.
Muhalif kesime karşı takınılan illegal tavır, hukuk tanımazlık, devletin meşru güçlerini tasfiye, mahkeme kararlarını uygulamama, dayak, şiddet, biber gazı, Toma, işkence birer Beyaz Toros değil mi?
Ergenekon, Balyoz, Casusluk Davaları, uydurulan deliller, siyasetin emrine girerek binlerce kişiyi Silivri’ye tıkan süreç, cezaevinde ölen Kuddusi Okkırlar, Kaşif Kozinoğulları, kahrından ölen Erhan Gökseller, intihar eden Ali Tatar’lar Beyaz Toros siyasetinin bir sonucu değil mi?
Yazılmamış kitapların yazarını hapse atan, basılmamış dergiyi toplatan, açıklanmamış düşünceyi zindana gömen süreç Beyaz Toros değil de nedir?
Bir ülkede başbakanın danışmanı olan kişinin kameraların önünde vatandaşı sille tokat dövmesi, milletvekili olmuş birinin ‘bunları pataklamak lazım’ diye medyayı tehdit etmesi, gazetecilerin ‘merhametimiz sayesinde hayattasın’ diye ölümle tehdit edilmesi, mafyanın hükümete destek için yaptığı mitinglerde ‘oluk oluk kan akacak’ diye nutuklar atılması, bir ülkede Beyaz Toros siyasetinin hâkim olduğunu göstermiyor mu?
Toplumda kin ve düşmanlık tohumları ekmek için ustaca planlanan yüzlerce yalan senaryosundan biri olan ve bugün A’den Z’ye kurgu olduğu ortaya çıkan Kabataş skandalı başlı başına bir Beyaz Toros siyaseti değil mi?