Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında yaptığı konuşmada yaptığı tespitler çok önemliydi: “Dikkat edin mezhepçilikte ölen Müslüman ve tekbir getirerek ölüyor, Allah-u Ekber diyerek ölüyor. Öldüren, o da Allah-u Ekber diyerek öldürüyor. Bu ne menem iştir. Dün de konuşmamda söyledim. Biz mezhepçilik noktasında ne Şii dinindeniz ne Sünni dinindeniz. O başka bir şey. Bizim tek dinimiz var, İslam. Ben Müslümanım. Diğerleri birer yol olabilir. Ona saygı da duyarız. Ama İslam'ı asla tartıştırmayız.” Erdoğan “Ölen Allah-u Ekber diyerek ölüyor, öldüren Allah-u Ekber diyerek öldürüyor, bu nemem bir iş?” derken çok haklı. Ama “Ölene de, öldürene de silahları İslam ülkelerinin liderleri veriyor, bu nemem bir iştir?” diye de sormak gerekir. İslam İşbirliği Teşkilatı adı altında bir araya gelen İslam ülkelerinin çoğu Ortadoğu’da birbirleriyle savaşan silahlı unsulardan kendilerine, daha doğrusu kendi mezheplerine yakın olanlara her türlü desteği veriyorlar. Yani Müslüman ülke liderlerinin verdikleri destekle Müslüman geçinen çeteler bir birini boğazlıyor. Masum sivilleri katlediyor. Bu durumda asıl “ne menem iş?” diye sorulması gereken bu trajikomik tablodur. Erdoğan, İslam ülkesi liderlerine karşı yaptığı konuşmada sarf ettiği “biz Sünni dininden değiliz” tespitini, “benim dinim ehlisünnettir” diyen Kadir Mısıroğlu’nun yüzüne karşı da söylemeli.