Rusya’nın Ankara büyükelçisi Karlov’un öldürülmesi olayından dolayı Rus halkına baş sağlığı diliyorum.
Cinayetin ardından saldırıyı FETÖ’nün yapmış olduğu açıklandı.
FETÖ’nün kripto hücrelerinin kanlı eylemler yapmak üzere pusuda beklediğini tahmin etmek zor değil.
Ama nasıl oluyor da emniyet teşkilatında bu kadar büyük bir FETÖ temizliği yapılmasına rağmen böylesi katil profillerin hala teşkilatta barınıyor anlamakta zorlanıyoruz.
Katil polisin, eylem sonrasındaki sözlerinin İslamcı bir örgütü çağrıştıran ve eylemi Halep’teki muhaliflerin tahliyesiyle bağlantılı kılacak cümleler taşıması ise bazı kesimlerce pek gündeme getirilmek istenmiyor.
Kuşkusuz failin kim olduğunu ve kimlerle bağlantılı olduğunu ortaya çıkarak olan devletin ilgili birimleridir.
Rusya’dan gelen “bu olayı birlikte araştıralım” çağrısı bu anlamda çok önemlidir.
Eski Dışişleri Bakanlarından Yaşar Yakış “cinayetin Suriyeli muhaliflerin Halep’ten püskürtülmesinin işi” olabileceğini söylüyor.
FETÖ’mü, Halep’in intikamını almak isteyenler mi, başka bir devletin derin parmağı mı, içerdeki bir takım odaklar mı diye elbette araştırılmalı ama insanların en doğal hakkı olan cinayetin failinin derinlemesine araştırılmasını isteyenleri suçlayarak, “sizin önünüze katil diye kimi sunmuşsak ona inanın” mantığı, “katilleri ört bas etme” mantığı olsa gerek.
Türk medyası özellikle son aylarda Suriye bağlantılı olaylar nedeniyle komşu ülkeler hakkında en ağır ifadelerin kullandığı seviye zafiyeti içine düşen bir medya halini aldı.
Bakın gazete sayfalarına, Rusya için katil diye zalim diye kimler manşet attı?
Hangi İslamcı gazeteler “Rusya’nın Halep’te çocuk katlettiğini sayfalarına taşıdı.
Hangi televizyonlar “bebek katili Rusya” diye bangır bangır bağırdı.