Bu ülkenin din adına aldığı en büyük darbelerden biri, maalesef
ortalıkta din adamı diye dolaşan şarlatanların bu ülkenin samimi
Müslümanlarına sürekli küfür ve hakaret etmeyi marifet sayma
noktasını bir ‘seviye’ olarak görmesidir.
İşte karşımızda kim bilir kaçıncı defa yazımıza konu ettiğimiz bir
örnek, Cüppeli Ahmet.
Cüppeli son konuşmasında diline Prof. Dr. Haydar Baş’ı dolamış.
Aman Yarabbi! Bu nasıl bir konuşma, bu nasıl bir iftiralar
manzumesi. Söylenmemiş sözleri söylendi diye anlatarak, yapılmayan
bir konuşmadan örnekler vererek, Haydar Baş’ın, sahabeye hatta Hz.
Ebubekir’e, Hz. Ömer’e kâfir dediğini ağzından salyalar akarak
anlatıyor Cüppeli Ahmet.
Oysa Haydar Hoca’nın hiçbir konuşmasının, hiçbir cümlesinin hiçbir
kelimesinin hiçbir harfinde hâşâ Hz. Ebubekir gibi, Hz. Ömer gibi,
Hz. Osman gibi Peygamber dostlarına yönelik bırakın tekfir etmeyi,
en küçük bir eleştiri bile yoktur.
Tam tersine hayatını Hz. Peygamber’e ve O’nun dostlarının yoluna
adamış bir isimdir.
Bu utanmaz ve ahlaksız iftiranın kaynağına “Be Allah’tan korkmaz,
kuldan utanmaz! Yahu bu konuşma nerede yapılmış, kim dinlemiş, bir
söyle de bilelim. Gaipten sesler mi duydun, şeytani cin taifesine
mi bulaştın?” diye sormayalım mı?
Tam tersine Haydar Baş’ın adı geçen sahabe hakkındaki düşünceleri,
onlarca yıldan beri yazdığı kitaplarda gümbür gümbür
fışkırıyor.