Suriye faciasının baş sorumlularından olan Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, Birleşmiş Milletler’in daimi 5 üyesinin Viyana’da yaptığı toplantıda alınan kararlardan sonra, halk uyanmasın diye telaş içinde açıklamalar yapıyor. Viyana zirvesinde alınan kararlara göre “1 Ocak 2016’da başlayacak görüşmeler, 6 ay sonrasında yeni bir hükümet kurulmasını öngörüyor ve sonrasında da 18 ay içinde yeni bir anayasanın yolunun açılmasını öngörüyor.” Sürecin tamamında masada Esad ya da onun temsilcileri olacak.
18 ay sonra yapılacak seçimlerde Esad’ın “aday olmayacağına” dair hiçbir ifade yok. Esad, aday olabilir ya da olmayabilir, kendi inisiyatifinde. Aday olmasa bile yerine geçecek kişinin “Esad kontrolünde olacağını” kestirmek zor değil.
Yani “dünyanın 5 büyüğünün” yaptığı anlaşma Türkiye’nin savunduğu her şeyi sıfırla çarpan bir anlaşma. Obama bile Antalya’da yaptığı konuşmada adeta Erdoğan’a duyururcasına “Suriye’de güvenli bölge ya da uçuşa yasak bölge oluşturulmasının” yanlış olacağını, buna baştan beri karşı olduklarını söyledi.
Türkiye, Viyana Zirvesi’nde hem de G-20’de aldığı ağır hasarı Sinirlioğlu’nun yaptığı açıklamalarla “uyutmaya” çalışıyor.
Sinirlioğlu, Viyana’da alınan kararların Türkiye için hezimet olduğunu vatandaştan gizlemek için, yüzü hiç kızarmadan “Esad’ın gideceği konusunda” mutabakata varıldığını ilen ediyor ve neredeyse bu anlaşmanın Türkiye için bir zafer olduğunu açıklayacak kadar ileri gidiyor.
Oysa gelişmeleri yakından takip eden ve iyi okuyan diplomatlarımızdan Emekli Büyükelçi Ünal Çevikgöz, Deutsche Welle Türkçe’ye yaptığı açıklamada net konuşuyor: “Türkiye bunu açıkça dile getirmese de Esad’lı çözüm ağır basıyor.”