Hemen her gün aynı felaket haberlerini duyuyoruz.
Hemen her gün Kilis’e füzeler düşüyor, vatandaşlarımız korku içinde
doğdukları, büyüdükleri topraklardan kaçıyor.
Hemen her gün karakollarımız, emniyet müdürlüklerimiz baskına
uğruyor.
Hemen her gün askerimiz, polisimiz ölüyor.
Bütün bu vahim olayları çözmekle mükellef olan Meclis, yumruk
yumruğa kavga eden milletvekillerin dramatik halini yansıtıyor.
Türkiye’nin bir vilayeti olmaktan neredeyse “çıkarılma” noktasına
gelmiş olan Kilis’te ise “Güçlü Türkiye’nin, kudretli
bürokratları!” el ilanları, broşürler dağıtarak, vatandaşın,
Suriye’de IŞİD militanları tarafından atılan füzelerden nasıl
korunacağını anlatıyor:
“Roket düşeceğini önceden fark ettiğinizde (tuhaf bir ses veya
gürültü) çukur bir yere saklanın.”
“Patlama sırasında hedef küçültmek için başınızı ve ensenizi, düşen
cisimlerden korumak için yere kapanın, ellerinizle kafanızı ve
boynunuzu koruyun.”
“Patlama sonrası oluşacak toz ve dumandan korunmak için ağzınızı
mendille ya da bez ile kapatın. BAĞIRMAYIN!”
“Patlama sonrası oluşacak toz ve dumandan kendinizi koruyun.”
“Roket mermisi açık alana düştü ise ikinci bir mermi düşme
ihtimalini düşünerek olay yerinden uzaklaşın.”
Suriye’ye nizam getirme iddiasıyla, güzelim coğrafyada onlarca çete
ile içli dışlı olan Türkiye’nin Kilis için düşündüğü tedbirler
bunlar:
“Yere yatın, kaçın, mendille ağzınızı kapatın, kafanızı koruyun,
hedef küçültün, bağırmayın, tuhaf bir ses duyduğunuzda roket
olduğunu anlayın…”
E bütün bu uyarılara rağmen, Kilis’e bombalar düşer de ölenler
olursa “Kudretli devletimizin” mazereti hazır: