Erdoğan’ın son konuşmasından, devletlerin büyüklük ölçüsünün
yaptırdığı saraylar olduğunu bir kez daha öğrenmiş olduk. Erdoğan’a
göre ülkemize gelen yabancılar Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı
gördüğünde “Haa, burası büyük devlet!” diyorlarmış.
Devletlerin büyüklük ölçüsü ile yaptırdığı sarayların, köşklerin,
kâşanelerin hiçbir alakasını olmadığını kime anlatsak bilmem
ki!
O devirler çok eskide, asırlar öncesinde kaldı. Suudi Arabistan
kralının nerdeyse her ilde ‘bizimkinin’ sarayından on kat
büyüklükte sarayları var ama o sarayların varlığı Suudi rejimini
diktacı, zalim, Amerika’nın esiri ve halkını fakirliği mahkûm
etmekten öteye taşıyamıyor.
Sudan diktatörü Ömer El Beşir’in sarayları da onun yüz binlerce
kişinin kanına girmesine mani olamadı.
Romanya’nın son diktatörü Çavuşesku’nun sarayını Erdoğan hayal bile
edemezdi. Kurulan halk mahkemesinde Çavuşesku’ya “helal olsun sana!
Ne de büyük saraylar yaptırdın! Romanya’yı ne kadar da büyük devlet
haline getirdin?” diye sorulmadı. “Halkını neden açlığa mahkûm
ettin?” diye soruldu.
Saddam Hüseyin’in Bağdat’tan Tikrit’e kadar onlarca şehirde,
onlarca sarayı vardı. Ama Saddam’ın sarayları Irak’ın ‘büyük devlet
olmasının’ ölçüsü olmadı, sonunu getirdi. Amerikan askerleri o
saraylarda futbol oynadı!