Bugün Türkiye’yi yöneten siyasi kadroların temel referansı
öteden beri hep “din” olmuştur. Siyasetlerini hep din sömürüsü
üzerine bina ettiler. 70’li yılarlarda “şeriat gelecek, dertler
bitecek” sloganları ile yürüdüler. “Dağa, taşa, uçan kuşun kanadına
hak yol İslam yazacağız” diye pankartlar taşıdılar.
Abdurrahim Karakoç’un, Kör dünyanın göbeğine/Hak yol İslam
yazacağız/Kuşların gözbebeğine/Hak yol İslam yazacağız” diye
başlayan şiirini baş tacı yaptılar.
Sonundan amaçlarına ulaştılar.
İktidara geldiler.
Prof. Dr. Haydar Baş, geçtiğimiz Cumartesi günü Bağımsız Türkiye
Partisi’nin Gaziantep’teki iftar programında soruyordu:
“Yahu hani her yere hak yol İslam yazacaktınız? Ne oldu? Şeriat
gelecek dertler bitecekti, ne oldu? İslam’ın haram kıldığı faizi
siz nema adı altında meşru göstermediniz mi?
İslam’ın haram kıldığı zinayı suç olmaktan çıkarmadınız mı?
İslam’ın haram kıldığı domuz etini kasaplık et statüsüne sokarak
Müslümanların önüne koymadınız mı?
İslam’ın haram kıldığı hırsızlığı ayakkabı kutuları ile ortalığa
saçmadınız mı?
İslam adına Ümmeti Muhammedi kana bulamadınız mı? Yüz binlerce
Müslüman’ı birbirine karşı savaşa sokmadınız mı?
Bu mu sizin Müslümanlığınız?”
Seçim meydanlarında eline Kuran alarak propaganda yapanlar bunlara
elbette cevap vermediler, veremezler de.