Türkiye’ye karşı oluşan “geniş cepheli ittifakın” nasıl vahim
sonuçlar doğuracağını kavrayabilmiş değiliz.
Hatırlatalım:
Referandum sürecinde, önce Almanya, Türk bakanların ülkelerinde
propaganda yapmalarını yasakladı.
Ardından Hollanda’dan benzer bir tavır geldi.
Avusturya başbakanı Christian Kern ise daha da ileri gitti ve
referandum propagandası için Avrupa Birliği ülkelerine gelecek Türk
siyasetçilerine AB nezdinde yasak getirilmesini istedi.
AB ülkeleri bir biri ardına Türk siyasetçilere, diplomasi tarihine
geçecek skandal bir uygulama ile “konuşma” yasağı koyuyor.
AB’nin mesajı açık ve net olarak şu: “İstenmiyorsunuz!”
Aynı günlerde adeta AB’den yansıyan negatif tutumun bir devamı
olarak Ortadoğu’dan benzer bir sesler yükseliyor.
Türkiye’nin “yeni hedefimiz Münbiç” açıklamasının hemen ardından
Pentagon sözcüsü Jeff Davis, “Koalisyonun parçası olarak güvence
verme ve caydırma amaçlı Münbiç’in içine ve etrafına ABD askerleri
konuşlandırıldı. Bu görev DEAŞ’tan başka bir tarafa saldıran
tarafları caydırmak içindir” diyerek Türkiye’yi adeta uyardı.
Bu mesajın amacı açık: “Biz buradayız, Münbiç’e saldırırsanız
karşınızda ABD’yi bulursunuz!”
Üstelik “aynı sahada” Ruslar da var ve ABD ile gayet uyumlu bir
haldeler!
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD ve Rus askerleri ilk defa ve
adeta yan yanalar ve savaşmıyorlar.
Sadece Türk askeri “şehit düşüyor.”
Ruslar ve ABD’liler Kürt koridoru için gayet uyumlu bir ittifak
içindeler.
Daha bir hafta öncesine kadar İran’la nasıl gergin ve sert mesaj
trafiği yaşadığımızı da hatırlatalım.