Barış için akademisyenler bildirisine imza atan yüzlerce
akademisyen ya takibata uğradı ya da görevden atıldı. Bu
akademisyenler arasında terör örgütü ile doğrudan filli ya da gönül
bağı olanlar bulunduğu gibi, hiç okumadan bildiriye imza atanlar da
vardı.
Ama neticede bildiriye imza atılması “suç” kapsamında
değerlendirildi ve pek çok akademisyen için üniversite kapıları
kapandı.
Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadelede terörün yanında yer
alanların ve devletin teröre karşı verdiği mücadeleyi kınayıcı
ifadeler kullananların mevkisi ve statüsü ne olursa olsun elbette
bunun hesabını vermeleri gerek.
Bu kadar şehit verdiğimiz ve sivil can kaybı yaşadığımız şu
günlerde insan haklı adına teröre çanak tutanlara merhamet etmemek
gerek.
Ancak barış için akademisyenler bildirisinde durum oldukça farklı
bir mecraya doğru gitti ve Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi
Abdullah Deveci’nin başına gelenler ise ilginç bir hukuki çelişkiyi
ortaya koydu.
Ankara Bölge İdare Mahkemesi, Barış İçin Akademisyenler bildirisine
imza attığı için sözleşmesi yenilenmeyerek ilişiği kesilen Anadolu
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi
Abdullah Deveci’nin açtığı davada “bildiriye imza atmanın başlı
başına ihraca bir gerekçe olamayacağına” karar verdi. Mahkemenin
kararında ilginç yorumlar vardı.