Seçim sonuçlarının net bir mesajı var: AKP birinci parti olsa da halk Erdoğan’ı istemiyor. Bölgesinde bütün komşularıyla ve ülkesinde bütün partilerle kavgalı, kutuplaştırmaları derinleştirmiş, yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış, yargıya, medyaya, TSK’ya, emniyete, istihbarata hülasa devletin bütün kurumlarına müdahalesi devlet geleneklerimizle bağdaşmayan bir baskı unsuru haline gelmiş, milleti açken Saray yapmakla övünmüş, Diyanet İşleri Başkanı’nın 3 trilyon liralık aracını “çerez” olarak niteleyecek kadar halka uzak kalmış, kendi geleceğini garanti altına almak için başkanlık sistemini sonuna kadar savunmuş bir Cumhurbaşkanını vatandaş istemiyor.
Aslında, bütün muhalefet ile kavgalı ve onlara en ağır hakaretleri etmiş bir Cumhurbaşkanının koltuğunda bir gün bile durmaması gerek.
Seçmeninin neredeyse yarısını bir şekilde “paraya bağlamış”, devletin bütün imkânlarını, gücünü ve parasını kullanmış bir iktidar partisinin oy oranı olarak birinci çıkması hiçbir şey ifade etmiyor.
Birinci çıktılar ama ‘hadım edilmiş’ gibiler.
Hükümeti hangi partilerin kuracağı henüz belli değil ama her halükarda Erdoğan, ailesi ve iktidar kanadının yolsuzluklara bulaşan ekibi, yolsuzluk dosyalarının aniden ve bir bir raftan inme korkusunu taşıyor.