Amerika’nın vize yasağı sonrasında kabile devleti olmadığımızı ispatlamaya çalışan gayretlerimiz oluyor. Bu bağlamda ilk olarak Cumhurbaşkanı korumalarının kullandığı Sigsauer marka Amerikan yapımı silahların artık kullanılmayacağı, bundan sonra yerli yapım Yavuz 16 denilen yerli silahların kullanılacağı açıklandı. Böylesine zayıf bir kararın Washington’dan yansıması ancak bir “tebessüm” olabilir. Zira zaten Amerikan Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz ay (tam da Erdoğan’ın uçağı Amerika’ya inmek üzere iken) Cumhurbaşkanı korumaları için talep edilen 1.2 milyon dolarlık Sigsauer marka silahın satışını iptal etmişti. Yani Amerika bize zaten bu silahları vermeme kararı almıştı. Dolayısıyla Amerika’nın bize satış yasağı koyduğu silahları kullanmama kararı bir tavır değil, olsa olsa bir zorunluluk olur. Oysa kabile devleti olmadığımızı ispatlamanın, Amerika’nın bugüne kadar kendi ekonomik çıkarları için Türkiye’den kopardığı ekonomik tavizleri ters yüz etmenin yüzlerce yolu var. Örnek mi? Mesela, geçtiğimiz ay sipariş edilen 11 milyar dolar tutarındaki 40 adet uçak alımını iptal etmek. Mesela, tamamen Amerikan sigara firmalarının menfaati için çıkartılmak üzere torba yasaya konulan yeni tütün kanununu ivedilikle paketten çıkarmak. Mesela başta buğday, pamuk, soya ve mısır olmak üzere Amerika’dan aldığımız bütün tarım mamullerinin ithalatını durdurmak.