Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz mart ayının son haftasında, Yozgat’ta bir açılışta yaptığı konuşmada hazirandan bu yana 10 evladını şehit veren Yozgatlılara “Bugün de kınalı Hasanlarımız eksik olmuyor” diye seslenmişti. Yozgatlı annelere “Devletimiz saldırı altındayken, 'hadi yavrum git, ya gazi ol, ya şehit' diyerek evlatlarını vazifeye gönderen tüm annelerin ellerinden öpüyorum” diye seslenmişti. “Tereddüt etmeden vatan hizmetine koşan vatan evlatlarımızın alınlarından öpüyorum” demişti. Demişti ama şimdi ortaya çıktı ki 1000 özel harekât polisi Güneydoğu’daki savaştan uzak durmak, savaş hattından çıkmak, ölümden kurtulmak için ‘özel harekâttan ayrılma’ dilekçesi vermiş. Çünkü 22 Temmuz’dan bu yana 85 özel harekâtçı şehit oldu, 400’ü yaralandı. Son iki günde Güneydoğu’dan 17 şehit haberi geldi. Ülkeyi yönetenlerin görevi, vatandaşlarının ölümüyle değil, hayatta kalmasıyla gurur duymayı başarabilmesidir. Ve nitekim Şeyh Edebali’nin ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturunu dillerinden düşürmeyenler, yapılan siyasi hatalar sonucu ve terör örgütü ile yapılan açılım sürecinin fiyasko ile bitmesi sonucu, yüzlerce cenazenin geldiği Güneydoğu topraklarında hayatını kaybeden gençlerimizin ailelerine “insanlarımızı neden yaşatamadıklarının” hesabını vermek durumundadırlar. Güneydoğu’da hangi bakanın, hangi milletvekilinin, hangi üst düzey bürokratın, hangi müsteşarın, hangi valinin, hangi genel müdürün, hangi yandaş medya patronunun çocuğunun cephede olduğunu da ‘bir bir anlatmak!’ zorundadırlar. Bakalım onların kınalı Hasanları hangi cephede imiş, bilelim de onların da alınlarını öpelim!