Referandum sürecinin en hararetli günlerini yaşadığımız
propaganda çalışmalarındaki tekdüzeliği görünce “Hey gidi eski
günler!” demekten kendimizi alamıyoruz.
Eskiden siyasi parti liderleri, toplumu aydınlatmak ve seçmenin
tercihinin netleşmesine katkıda bulunmak üzere, siyasi görüşleri ne
olursa olsun yan yana ekrana çıkar tartışırlardı.
Milyonlarca kişi de onları seyrederdi.
Önümde 11 Ekim 1991 tarihli bir TRT videosu var. 20 Ekim 1991’de
yapılacak olan genel seçimler öncesi belki inanmayacaksınız ama
bütün siyasi parti genel başkanlarının katıldığı bir tartışma
programı bu. Doğu Perinçek, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Necmettin
Erbakan, Süleyman Demirel ve dönemin başbakanı Mesut Yılmaz.
Evet, yukarıdaki kadro hayal kadrosu değil. Aralarında dönemin
başbakanı Mesut Yılmaz’ın da bulunduğu ve birçoğu başbakanlık
yapmış hatta daha sonra Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak olan
liderler, hiç çekinmeden karşı karşıya geldiler, tartıştılar,
konuştular, anlaştılar.
Bu videoyu internetten izleyebilirsiniz.
ABD’de son seçimlerden önce başkan adayları Hillary Clinton ve
Donald Trump TV’de karşı karşıya geldiler ve kozlarını
paylaştılar.
Zaten Batı ülkelerinde, liderlerin bu gibi televizyon
toplantılarına katılması seçimlerin gayet doğal bir parçası olarak
görülür.
Biz de ise 1991’deki tablo artık tamamen hayal oldu.
Farklı partilerdeki milletvekillerinin bile aynı ekrana çıkması
adeta ‘gizli yasak’ kapsamında.
İktidar ve muhalefet partilerinin bir araya gelmekten kaçtığı bir
ülkede, televizyonların ‘Evet ve Hayır’ı aynı anda konuşturmaktan
korktuğu bir ülkede, çok sesliliğin hızla kaybolduğu bir ülkede,
sağlıklı bir demokrasiden bahsetmek mümkün olmaz.
Konuşmaktan ve bir araya gelmekten kaçtığınız sürece bunun
toplumsal yansıması kavga ve gerginlik olacaktır.