Ülkelerini felakete sürükleyen liderlerin en büyük hatası,
yanlarında, yaptıkları hataları onların yüzüne olduğu gibi
söyleyecek gerçek dostlarının olmaması idi. Yalakalık tarihten
bugüne en önemli geçim kaynaklarından biri olmakla birlikte
ülkeleri felakete sürükleyen baş unsurlar arasında da yerini
almıştır.
Abdülmecit, imparatorluğun çalkantılı günlerinin birinde kız
kardeşi Adile Sultan’ı çağırır. Ona şöyle der: “Islahat Fermanı’nı
çıkardım. Frenkler bunu çok iyi karşıladılar. Şimdi kendim de
düşünüyorum, acaba benim de ıslahata ihtiyacım mı var? Doğru mu
yaptım? Hatalarım oldu mu, bilmiyorum. Sen aklı başında bir
kadınsın. Avrupa’da ve bizde olan biteni izlersin, hem de akl-ı
selimin vardır, her şeyi iyi değerlendirebilirsin. Bu itibarla
görüşlerini öğrenmek isterim. Düşündüklerini açık açık söyle.”
Adile Sultan çok heyecanlanmıştı, ağabeyinden böyle bir yaklaşım
beklemiyordu.
“Sevgili ağabeyim, hünkârım, efendim” diye söze başladı.
“Düşüncelerimi öğrenmek istemen benim için ne büyük mutluluk, beni
sevindirdin.