Mavi Marmara davasında beklenen oldu ve mahkeme davanın düşürülmesine kara verdi. Savcı, İsrail’le Türkiye arasında imzalanan anlaşmayı gerekçe göstererek davanın düşmesini istedi ve bu talebi mahkeme tarafından kabul edildi.
Siyaset emretti, İsrail kurtuldu.
Katil İsrail, hain İsrail, zalim İsrail dönemi bitti, Gazze yolunda 10 kişinin öldüğü İsrail’i kurtarma dönemi başladı. Şahsi kanaatim, mahkemenin iki ülke arasındaki anlaşmayı gerekçe göstererek bir ceza davasını düşürmesinin mümkün olmayacağı yönünde. Ama ortada yoğun bir siyasi baskı olduğunu tahmin etmek zor değil.
Böylece, mahkemelerin, hukukun değil siyasetin emrinde olduğu gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor. Bundan daha vahim olanı ise, 6 yıl evvel Mavi Marmara baskını olduğu günlerde sokaklara dökülen, İsrail’e küfreden, yeri göğü inleten, ‘intikam intikam’ diye bağıran bu ülke Müslümanlarının, Mavi Marmara davasının düşürülmesi karşısında olup biteni sessizce izlemesi, mahkeme salonunda yakınlarını kaybeden bir avuç insanın feryadı dışında hiçbir tepki gelmemesi idi.
O gemiye Müslümanları doldurup ölüme gönderen İHH başkanı Bülent Yıldırım da, bu yolculuğun siyasi mimarları da, İslamcı geçinen medya mensupları da kullanılıp paçavra gidi atılmalarının derin sessizliği içinde gömüldüler.
İsrail, işi öyle sağlama almıştı ki, öldürdüğü sivilleri için vereceği tazminatı mahkemenin düşmesi şartına bağlamış, saldırıyı yapan İsrail askerlerinin bu olaydan dolayı suçlanmayacakları maddesinin altına Türkiye’nin imzasını attırmıştı.
Yani bu sonuç aylar öncesinden belliydi.