Türkiye, ABD’nin dümen suyuna girerek üstlendiği Ortadoğu’ya
Arap Baharı getirme projesinden, Moskova’da attığı imza ile
vazgeçtiğini açıkladı. İran ve Rusya ile birlikte imzaladığı
Moskova Deklarasyonu bunu açıkça ortaya koyuyor.
Bu anlaşmada yer alan maddeler, Türkiye’nin bugüne kadar ortaya
koyduğu Suriye politikasından vazgeçtiği anlamına geliyor.
Bu anlaşmaya göre, “Türkiye, Suriye ihtilafının askeri çözümü
olmadığını” kabul ediyor.
Anlaşmaya göre, “Halep’teki silahlı muhalefetin ayrılmasını”
memnuniyetle karşılıyor.
Deklarasyona göre; “Türkiye, ateşkesi” kabul ediyor.
Buna göre, “Türkiye, SURİYE HUKÜMETİ İLE MUHALİFLER ARASINDA
İMZALANACAK ANLAŞMADA GARANTÖR” olmayı kabul ediyor.
Anlaşmaya göre Türkiye, “Esad’ın devrilmesinden değil teröristlerle
mücadeleye öncelik verilmesinden yanadır.”
Bu anlaşmaya göre, “Türkiye Nusra Cephesi ile savaşmayı diğer
silahlı gruplardan (mesela PYD’den!) ayırarak kabul eder.”
Bu anlaşmaya göre, Türkiye, “Suriye’nin toprak bütünlüğünden ve
egemenliğinden yanadır.”
Yani Türkiye bugüne kadar Suriye ile ilgili ne söylemişse, neyi
savunmuşsa, sahada ne yapmışsa hepsinden vazgeçiyor. Moskova
Anlaşması ile Esad’ın Suriye’de yeniden hâkimiyeti ve otoriteyi
sağlamasının önü açılmış oluyor.
Özetle Suriye’yi yeniden 5 yıl öncesi duruma getirmek, yeniden
devlet otoritesini tesis etmeyi sağmamak için işbirliği yapmayı
kayıt altına alan bir anlaşma.
Peki, kaybolan 5 yılın hesabını kim verecek?