Dünkü köşemde ABD’nin özgürlük anlayışını eleştiren bir yazı
kaleme aldım. Bugün bu konuyu biraz daha irdelemek istiyorum.
ABD’nin Müslüman ülke vatandaşlarına, ülkeye giriş yasağı koyma
noktasına gelmesinin sebebi ne ola ki diye düşünmekte fayda
var.
Meşhur Özgürlük Anıtı ya da Özgürlük Heykeli New York şehrinde
Özgürlük Adası’nda inşa edildi. Dünyanın en ünlü anıtı…
ABD’nin özgürlüğe verdiği önemi anlatmak için yapılmış. 1886 yılından beri orada duruyor. Heykelin sağ elinde meşale, sol elinde bir kitabe var. Tabletin üstünde bağımsızlık bildirgesi yazılı... Heykelin yüksekliği 46 metre, kaidesi ile birlikte 93 metreyi buluyor. Meşale tutan sağ elin yüksekliği 13 metre.
Heykelin başındaki tacın 7 ucu, 7 kıtayı ya da 7 denizi temsil ediyor.
İhtişam, estetik, görsellik ve kudreti yansıtması için hiçbir esirgenmemiş anıt için.
Tabi adı üstünde ABD demek özgürlük demek vurgusunu hafızalara kazımak için her ayrıntı dikkatlice düşünülmüş.
Kitabeler, tabletler, bildirgeler, geniş ve yüksek abide, muhteşem bir görüntü… Ama özgürlüğü ifade etmek için inşa edilen anıt bugün, uygulanan ‘özgürlük karşıtı’ politikalarla ‘kupkuru bir taş parçası’ halini almış
Dünyaya özgürlükler ülkesi mesajı veren ABD bugün birçok ülke vatandaşının ülkeye girmesini yasaklayarak Özgürlük Anıtı’nı ‘basit bir taş parçasına’ dönüştürdü.
ABD’nin eskiden beri özgürlük lafını kendi küresel amaçları için bir kalkan olarak kullandığını biliyoruz zaten ama böylesine çirkin bir politik düzleme girecekleri beklenmiyordu.
İslam dünyasına karşı girişilen bu keskin ‘yasaklama’ politikası Trump’ın bizzat kendi iradesinin eseri mi yoksa ABD derin devletinin Trump’ı tuzağa düşürme planının bir sonucu mu bunu zaman gösterecek.
Zira ABD siyaseti 7 İslam ülke vatandaşına karşı ülkeye giriş yasağı koyarken birçok yüksek yargı mensubu buna karşı çıkan açıklamalar yapıyor, hatta mahkeme kararları çıkıyor. New York’ta federal mahkeme başyargıcı Ann Donnelly bu uygulamayı askıya alan bir karara imza attı.
Toplumun değişik katmanları sokağa dökülerek karara tepki gösteriyor.
Bu da ABD’de belki de ‘planlı bir gerginliğin’ taşlarını döşüyor.