Kamuoyunun yakından tanıdığı bir hoca, yaptığı bir sohbette
şöyle diyor: “Zuhurat görüldü, Yavuz Sultan yaşasaydı bugün
Alevilerle yine uğraşırdı.”
Özellikle Suriye’de İslamcı kesimin tezlerinin uğradığı ağır
hezimet sonrası daha barışçıl mesajlar vermeleri gerekirken hala
kılıç kalkan ekibiyle ortalığa saçılıp dini terminoloji üzerinden
mezhep ayrımcılığı yapmaları ne vahim.
Malumunuz Yavuz Sultan Selim, Anadolu’da 50 bin Alevinin katil emrini vermekle suçlanıyor. Bunun için de devrin dini otoriterinden Ebussuud’un fetvasını alarak bu kıyımı gerçekleştirdi.
Oysa Yavuz Sultan, babası 2. Bayezıd’a karşı savaş açmış, darbe yaparak babasını tahttan indirmiş, zavallı padişahın son günlerinde kahrından ölümüne sebep olmuş (bazı tarihçiler Yavuz’un babasını öldürdüğünü yazar) bir sultan.
Tarih kitapları, 2. Bayezıd’ın oğlu Yavuz için şöyle beddua ettiğini yazar:
“Oğul, oğul, beni zebun ettin; sen de zebun olasın! Şirpençeler içinde ölesin!”
Malumunuz Yavuz Sultan, şirpençe yüzünden ölmüştür.
Babasını kılıçla tahttan indirmiş, onun bedduasına uğramış, ölümüne sebep olmuş bir sultan için “zuhurat görüldü, bugün yaşasaydı yine Alevilerle uğraşırdı” demek kadar densizlik olabilir mi?