Yavaş yavaş bir siyasi mevtaya dönüşen Ahmet Davutoğlu’nun Cizre
için söylediği o “şiirsel vaadi” hatırladınız mı?
Ne diyordu eski başbakanımız:
“Cizre’yi Toledo gibi yapacağız.”
Toledo, İspanya’nın başkenti Madrid’in 80 km güneyinde, deniz kenarında, şirin bir turizm kenti. Unesco tarafından dünya miras listesine eklenmiş bir sükûnet şehir.
Davutoğu’nun “stratejik derinlik” siyaseti, Cizre’yi Toledo’ya çevirmedi ama bütün Türkiye’yi Bağdat’a çevirdi.
Hemen her hafta Türkiye’nin bir tarafında askerlere, polislere ya da sivillere yönelik bir saldırı oluyor, onlarca kişi ölüyor. İstanbul, Ankara, Kayseri, Gaziantep ve bütün Türkiye bir biri ardına patlıyor, kana, acıya, gözyaşına boğuluyoruz.
Hatta daha ileri gidelim, Davutoğlu’nun “stratejik derinlik hayali” Türkiye’yi Bağdat’tan bile beter bir hale getirdi.
Zira ülkemizdeki terör saldırıları yoğunluğu Bağdat’ı bile geçmiş durumda.
Suriye’deki iç savaşa açık olarak müdahil olma ve bu savaştan bir fütuhat yaratma hayali sonucu sınırlarımızı olabildiğince açınca, bugün bu politikalardan sert bir şekilde dönüş yapsak bile faturasını çok ağır bir şekilde ödüyoruz.
Yeni yıla Reina saldırısıyla başladık, bilanço, 39 ölü.
Bu satırları yazarken, saldırıyı IŞİD’in üstlendiği haberleri geliyordu.
O üstlenmiş, bu üstlenmiş bir önemi yok, bence sınır kapılarımızı kim yolgeçen hanı yapmışsa asıl hesaba çekilmesi gereken o “stratejik derinlik” sahibidir.