Adana’da fırınlarda ekmek yapımında kullanılan katkı
maddelerinin GDO’lu çıkması ve bunun basında yer alarak kamuoyunda
ciddi tepki alması sevindirici bir olay. Üstelik Adana Cumhuriyet
Savcılığı bu haberler üzerine GDO’lu katkı maddeleri hakkında
soruşturma başlatmış.
Çok çok sevindirici bir şey.
Sadece hayvanlar için kullanımına izin verilen GDO’lu soyanın insan
gıdalarının içine konulması bir cinayettir ve mutlaka önüne
geçilmelidir. Kaldı ki hayvan yemi olarak kullanılan GDO’lu
yemlerin de sonuçta et olarak süt olarak insan bünyesine geçtiği
düşünüldüğünde yapılması gereken şey, bu ülkede hayvanların bile
tek gram GDO’lu yem yemesinin önüne geçmek gerek.
Tarım Bakanı Faruk Çelik de, Adana’da meydana gelen GDO’lu ekmek
skandalının ardından açılama yaparak “yapılan incelemelerde 112
üründe GDO tespit edildiğini” açıkladı.
Sayın Bakana sesleniyorum:
Bu bilgiyi açıklamak için neden Hürriyet gazetesinin GDO’lu ekmek
haberini beklediniz ki?
Ayrıca bu “112 firmanın ismi, cismi yok mu? Hangi firmalar, hangi
markalar bize GDO’lu ürün kakalamış öğrenme hakkımız yok mu?
Bu konuda bir gizlilik kararı mı var?
Anadolu’nun herhangi bir köşesinde pasta fırını üreten bir firmanın
kapak cıvatasında sorun var diye “tehlikeli ürün” olarak deşifre
ediliyor da, “bu 112 GDO’lu ürün pazarlayıcılarını” neden deşifre
etmiyorsunuz?
Ve gelelim asıl meselemize; Ülker Grubu ürünlerinde tespit edilen
GDO’ya.
Dün yazdık, aslında aynı konuyu hem bu köşede defalarca dile
getirdim, hem de basında defalarca yer aldı. Ancak ne hikmetse
“mevzu Ülker olunca gerisi teferruat” nakaratı çıktı karşımıza.
Ancak Adana’da ortaya çıkan GDO’lu ekmek skandalının ardından
savcılığın derhal soruşturma başlatması beni cesaretlendirdi ve
aradan bunca yıl geçmesine rağmen belki bir savcı, Ülker konusunda
da harekete geçer diye düşündüm.
Dün de bahsettim, basında yer alan haberler şöyle;