Siyasette ilkelerin ve ahlakın egemen olduğu, toplumun genel
hassasiyetlerinin ön planda tutulduğu ülkelerin yöneticileri,
isimleri büyük yolsuzluk olayları ile anılan kişi ve kurumlardan
uzak durmaya çalışırlar.
Hatta bu kişiler ile fotoğraf vermemeye gayret ederler. Zira bu
fotoğrafların toplumun genelini rahatsız ve rencide edeceğini
düşünürler.
Bizim gibi ülkelerde ise tam tersi olur.
İsimleri Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddiaları ile
anılan ve “şaibeli mahkeme kararları ile” sözüm ona aklanan
kişiler, devlet erbabı tarafından baş tacı yapılır, bu kişilerle
aynı karede fotoğraf vermek için yarışa girilir.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde (TİM) Rıza Zerrab’a verilen
ihracat şampiyonu ödülü törenini izlerken bu duygular içinde
idim.
Zerrab, ödülünü Erdoğan’ın da katıldığı bir törende Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve TİM
Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin elinden aldı.
Erdoğan’ın “çok hayırsever bir kardeşimizdir” dediği, Eski Bakan
Muammer Güler’in “önüne yatarım” diye haykırdığı, Eski bakan Zafer
Çağlayan’a 700 bin liralık saat aldığı ortaya çıkan Rıza Zerrab’a
devlet erkânının eliyle “büyük ödül” verildi.