"Suriye coğrafyasında asırlardır tükenmeyen tek şey nedir?" dense sanırım yanıtı "mübadele" olurdu...
Yani, değiş tokuş...
Bu bazen sürgünle oldu, bazen de gelenler var olanı kovdu...
Hem de sürgüne gönderilenlerin, yerleşikleri sürgüne uğrattıkları boyutta.
Abbasi halifesi Harun Reşit’in Rakka’yı başkent yapmasından bu yana da kural hep aynı işledi...
En ağır mübadeleler de Rakka-Deyrizor ile Halep hattında, Fırat boyunda gerçekleşti.
Çok uzak tarihlere gitmeye de gerek yok; Fırat havzası Osmanlı döneminde Türkmenlerin sürgün yeriydi.
Özel iskân politikası uygulayan Osmanlı Sarayı, sürdüğü Türkmen boyu Bedili ve Bozulus yerleşik hale gelmeyince Avşar’ı gönderdi.
Deyrizor ise 1915’te Anadolu Ermenilerinin sürgün yeriydi...
Sonra yenileri geldi; gelenler de kendinden önce gelenden kimse bırakmadı.