Halkın, yani cumhurun düğünü vardı dün Türkiye’de...
Gittikçe ayrışan, birbirine ötekileşen kitlelerin buluşmasına, barışmasına, kol kola girmesine ve bunun mutluluğunu da tüm dünyaya sergilemesine tanıklık edildi.
Başına gelebileceklerin, gücü elinde tutan birkaç kişinin komuta zincirinden değil, kendi ruhundan çıkacağını ilan etti.
Üzerinden uzun yıllar geçmiş olsa da darbelerin hayatını yaşanmaz kıldığı hafızasında tazeliğini koruduğu için geçmişte olduğu gibi içe büzülmedi.
Kendini sokağa, tankın, silahın önüne attı; darbeyi başarısız kıldı.
Türk insanının, iç dünyasındaki görünmez değişimin eserini sergiledi.
Toplumun farklı kesimlerinden geliyor olsa da darbe karşıtlığının eylemde nasıl ortaklaşıp tekelleştiğini gösterdi.
“Fatih’lerin kudretinin, devletlerin kuvvetinin, kitlelerin hayal güçleri üzerine kurulduğunu” bir daha anımsattı.
Mürted’den kalkan savaş uçaklarını durdurmak hedefiyle askeri birliğin önüne gidince yaralanan 67 yaşındaki Mustafa Zorova ile Boğaziçi Köprüsü’nü kapatan askeri oradan uzaklaştırmak isterken şehit düşen 16 yaşındaki Abdullah Tayyip Olçok’u buluşturan da bu ruhtu.
Cumhur, toplumsal öğretisinde zaten var olan Çanakkale, Afyon, Antep, Erzurum, İzmir’de defalarca sergilediği bilinci canlandırıp rejimine, yani cumhuriyetine sahip çıktı...
Kendi yazgısını, kaderini, kendisinin belirlediği rejimini, baskıya, demokrasi dışı yönetim anlayışına yine teslim etmedi.