CHP’nin uzun yıllardır her 1 Mayıs’ta, Gezi’de veya seçim
mitinglerinde olmak istediği meydandı Taksim...
Çünkü onun için bir önemi vardı; 1977 katliamının simgesel
alanıydı.
Bunun da etkisiyle CHP seçmeni Taksim’de dün gövde gösterisi yaptı;
demokrasiye olan inancını, duruşunu ortaya koydu.
Herhangi bir aksiliğe meydan vermeden, sadece bayrağını sallayıp
darbe karşıtı sloganını atarak aynı tavrı gösteren öteki
siyasilerle de kol kola olduğunu gösterdi.
Ancak CHP yönetiminin ele geçirdiği bu fırsatı seçmeni gibi
kullandığını söyleyemeyeceğim.
Önce CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun 10 maddelik “Taksim
Manifestosu”na bakalım...
Bütünlük içinde darbelere karşı duruşunu sergiliyor; parlamenter
demokratik sistem ve güçler ayrılığının önemine vurgu
yapılıyor.
Ancak ne manifestoda ne de konuşmada darbe girişiminin kimin
tarafından yapıldığına ve bunu yapanların kınandığına ilişkin tek
satır geçmiyor.
Fethullah Gülen örgütlenmesinin emirkomuta olmadan Silahlı
Kuvvetler’in içinde örgütlenip darbe girişimi yaptığına ilişkin tek
kelime geçmiyor.
FETÖ’ye ilişkin bir satır bile kınama yer almıyor.
EN BÜYÜK MAĞDURU
Oysa CHP yönetiminde veya milletvekillerinin arasında yer alanların
ağırlıklı bölümü, bu darbe girişimini yapan FETÖ’nün ağır hışmına
uğramış mağdur isimler.
Günlerdir televizyonlarda, salon konuşmalarında darbe girişimi
nedeniyle gözaltına alınan veya tutuklananların geçmişte
kendilerine nasıl eziyet çektirdikleri açıkça
anlatılıyor.