“Burası insan hakları ve demokrasi okulu; Başbakan olarak burada öğrendiklerimi uyguluyorum...”
Abdullah Gül, 2002’de Başbakan olduğunda 11 yıldır görev yaptığı Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ni (AKPM) böyle tanımladı.
Demokrasi, insan hakları standartlarının Türkiye için vazgeçilmez olduğu inancını pekiştirdiğini, AB yolundaki reformların gerçekleşmesinde etkisi olduğunu da sözlerine ekledi.
Bu yaklaşım ve reformlar Gül’e 2002’de “Pro Merito Madalyası” ile birlikte“Sürekli Onursal Üye” sıfatını getirdi.
O dönemdeki reformlar sayesinde Türkiye kurucusu olduğu konseyin 1980 darbesinden beri süren “siyasi denetim listesinden” Şubat 2004’te çıkmayı da başardı.
Bu durum organik bir bağı olmasa da AB ile müzakere yolunu açtı; Türkiye algısını olumlu hale çevirdi, turizme, yatırımlara olumlu katkı sağladı.
Yetmedi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na o dönem iki kere AKPM Başkanlığı’na seçilen ilk Türk unvanını getirdi.
3 OYLA RET
Bütün bunları yazmamın nedeni, Avrupa Parlamentosu Raporu’nun ardından, önceki gün AKPM’de 24 redde ve 10 çekimsere karşı 98 oyla kabul edilen,“ifade, basın özgürlüğü; yargı bağımsızlığının” da bulunduğu birçok konuda ağır eleştiriler getiren “Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi Raporu”...