Başbakan Ahmet Davutoğlu salonda açıklarken de aynı şeyi hissettim.
Hükümetin 2016 yılı Eylem Planı’ndaki 216 vaadin içinden en önemlileri “Adalet, Hak ve Hürriyetler, Siyasetin Şeffaflaştırılması ve Sosyal Yardımlar” konusundaki maddelerdi.
Çünkü, devletle bütünleşik siyaset, 1980 sonrası toplumsal tabanda “öz ve nesne” ayrımını yaparak geldi.
Birileri bir zamanlar o devlet siyasetinin “nesnesiydi”, bir süre sonra onlar “öz”oldu, diğerleri nesne...
Başbakan’ın verdiği en önemli söz, bundan böyle hiç kimseye görüşü, düşüncesi, kimliği konusunda ayrım yapılmayacağına ve buna ilişkin düzenlemelerin süratle hayata geçirileceğine ilişkindi.
Bunların ne olduğuna geçmeden bir noktanın altını çizmeliyim; açıklanan Eylem Planı’na, ne 1998’de koalisyon hükümetinin “Güçlü Ekonomiye Geçiş Planı”, ne de 2003’te AK Parti hükümetinin “Acil Eylem Planı” gibi bakmalı.
İçinde bir dönüşüm programı, kamu yönetimi, köklü hukuk reformu, ikinci kuşak yapısal reformu aramamalı.
Açıklanan, adında da belirtildiği gibi yapılan reformlarda eksik kalan, geride bırakılan veya bir türlü hayata geçirilmeyen iş ve eylemlerin tamamlanması veya eksikliğin giderilmesinin takvimlenmesiydi.