Suriye, güvenlik açısından bilinen tüm “tedbir” mekanizmalarını alaşağı etti.
Bugüne kadar uygulanmış savaş oyunlarından çok daha karmaşık, bir o kadar da sisler ve belirsizliklerle dolu kaygıyı herkesin kapısının önüne bıraktı…
Buna ister Taksim Meydanı’nda yılbaşı kutlaması yapan Suriyeli bir grup genç açısından bakın…
İsterseniz kozalak yangını gibi ateşini fırlattığı Venezuela’da yaşananlar üzerinden...
Dünya yeni bir durumla yüz yüze; Bulgar siyaset bilimcisi Ivan Krasztev’in altını çizdiği gibi dünya yeni bir devrim modeline tanıklık ediyor; bunun adı da göç…
“Ülkesinde yönetimini değiştiremeyen insanların, topraklarını değiştirip” zengin ülkelere kaçmanın yolunu aradığı süreç çift taraflı etki yaratıyor…
Göçle kendi toprağında başlattığı devrim, gittiği toprakta karşı devrimi tetikliyor.
Suriye topraklarında göçle boşalan alanlara DAEŞ, El Nusra istilası ile göçmen sendromunun siyasetini alt üst ettiği Avrupa buna en iyi örnek…
Çünkü mülteci korkusu Avrupa siyasetini değiştirdi; muhafazakâr milliyetçi partilerin pabucunu dama atan yeni radikalleri sandıktan çıkardı...
Oysa milenyumda böyle bir noktaya varılacağı hayal dahi edilemezdi.
KOZALAK YANGINI
Mülteci hareketi sadece yakın kıtaları değil, yukarıda da belirttiğim gibi bir kozalak yangını gibi ateşini uzak coğrafyalara da fırlattı.
Belki uzak kaldığı için çoğumuz dikkat etmiyoruz, ancak Venezuela’da iktidarındakini değiştirme umudunu yitirdiği için ülkesini terk eden insan sayısı 3 milyonu geçti.